31 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınmasına ve Bazı Kanunlar Değişiklik Yapılmasına Dair 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de iş dünyasını yakından ilgilendiren bir tedbire yer verilerek, zor durumdaki şirketlerin son yıllarda sıklıkla başvurdukları iflas erteleme talepleri, OHAL süresince yasaklanmıştır.
Kararnamenin İflas Erteleme başlıklı 4. Maddesinde “Olağanüstü Halin devamı süresince, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 179’uncu maddesi uyarınca sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamaz; bu yönde yapılan talepler mahkemelerce "iflasa ilişkin araştırma yapılmaksızın derhal" reddedilir” hükmüne yer verilmiştir.
1- İflas Erteleme Yasağına karşı Konkordato Alternatifi
Olağanüstü hal (OHAL) süresince iflas erteleme yasaklanınca mali durumu sıkıntıya düşen şirketler borç yönetimi için iflas ertelemenin alternatifi olan, fakat uygulanması daha zor ve iflas riski daha yüksek olan, 12 yıldır kullanılmayan konkordatoya yeniden dönüş yapmışlardır.
Konkordato Nedir ?
İflas erteleme yolu kapalı olup, başka çare olmadığı için şirketlerin son aylarda başvurdukları diğer yol, “alacaklıları ikna etme” temeline dayanan konkordato yoludur.
Türkiye’de, iflas ertelemenin kullanılmaya başlandığı son 12 yıldan bu yana, uygulaması zor ve riskli bir yöntem olmasından dolayı mali sıkıntıya giren şirketler tarafından yok denecek kadar az başvurulan konkordato için, icra hukuk mahkemesine gerekçeli bir dilekçe ve konkordato projesi ile müracaat edilmektedir. İflas ertelemede süre 1 yıl olmasına ve bu süre uzatma talepleri ile 4 yıla kadar uzatılabilmesine karşın, konkordatoda borçlu şirketlere 3 aylık süre tanınmakta, bu süre en fazla 2 ay uzatılabilmektedir. Mahkemenin verdiği bu süre içinde atanan konkordato komiseri, alacaklılar ile masaya oturarak alacaklılara yapılan tekliflerle, borcun bir miktarından feragat etmelerini talep etmektedir. Alacak miktarının üçte ikisini temsil eden kişi ve kurumların sunulan teklifi kabul etmesi ile birlikte mahkeme konkordato kararı vermektedir. Bu kararın tasdiki ise ticaret mahkemesi tarafından yapılmaktadır. Ticaret mahkemesi alınan kararı tasdik ederse, borçlar belirlenen süre içinde ödenmektedir. Fakat, mahkemenin kararı tasdik etmemesi halinde şirket hakkında direkt iflas kararı verilmektedir.
2- Geçici OHAL yasağı dışında iflas erteleme sürecine getirilen değişiklikler
Yayınlanan olağanüstü hal KHK’sinde bahsi geçen iflas erteleme kararlarındaki geçici yasaklama dışında, 15 Temmuz 2016 tarihinde kabul edilerek, 9 Ağustos 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, iflas erteleme kurumuna ilişkin bazı düzenlemeler de getirilerek son yıllarda hızla artan iflas erteleme başvuruları nedeniyle kurumun istismar edilerek alacaklıların zarara uğratılması önlenmeye çalışılmıştır.
Şimdi yasanın iflas erteleme süreci ile ilgili ne gibi değişiklikler getirdiği ve bu değişikliklerin doğuracağı sonuçlar üzerinde duracağız.
• İflasın ertelenmesi nedir?
İcra-İflas Hukuku'nda yer alan "KONKORDATO"’ya benzeyen "İFLAS ERTELEME" ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle şirketlerin, borçlarının aktiflerinden fazla olması halinde ve "iflasının ilan edilmesi" öncesinde başvurabilecekleri hukuksal bir yoldur.
Aksi halde; mali açıdan sıkıntıdaki şirketler, alacaklıların "şirket hesaplarına ve şirket malvarlığına el koyması ile" çalışamaz duruma gelecek, şayet iflas erteleme de talep edilmezse şirketin iflası kaçınılmaz olacaktır.
İcra ve İflas Yasası’nın 179. Maddesine göre, sermaye şirketleri ile kooperatifler, borçlarının aktiflerinden fazla olduğunu beyan edip şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesini sunarak, iflas erteleme için mahkemelere başvurabilmektedir. Mahkemenin kabulü halinde iflas erteleme kararı ile birlikte tedbir de konularak, şirketler ve kooperatiflerin, alacaklıların haczinden de korunması sağlanmaktadır. Kayyum ataması da yapılan iflas erteleme sürecinde borçlarını ödemeye devam eden ya da mali durumuna ilişkin iyileştirme projesi hazırlayan şirketler, kararın kaldırılmasını da talep edebilmektedir.
• İflas ertelemenin faydası nedir?
Dünya ekonomisinde yaşanan durgunluk, döviz kurunda yaşanan yükseliş, talepte yaşanan daralma şirketlerin hızla borç içine girmesine yol açmaktadır.
2015 yılında hızla artan iflas erteleme başvurularına 2016 yılında sanayi, tekstil, perakende, enerji, teknoloji sektörlerindeki büyük şirketler tarafından yapılan başvurular da eklenmiştir. Kimya sektöründe de büyük iflaslara sebebiyet vermesi beklenen kriz döneminde Türkiye’nin büyük sanayi kuruluşları ve kimya sektöründe % 20 Pazar payına sahip ve dünya üçüncüsü olarak faaliyet gösteren, 2011 yılında ihracat birincisi olan bir kimya şirketi de iflas ertelemesi kurumuna başvurarak hukuki korumadan yararlanmak isteyen şirketler arasında olmuştur.
6183 sayılı Kanuna göre, iflas ertelemesi başvurusunda bulunan şirketin talebi kabul edilirse, iflas erteleme süresince borçlu şirkete karşı yapılan yasal takipler de dahil hiçbir takip yapılamayacağı gibi, daha önceden başlamış takiplerin de durdurulmasına karar verilmektedir. Bu süreçte şirkete ait makinelerin, araç ve teçhizatların, şirkete ait mevduat hesaplarının haciz ve muhafazası mümkün olmayacaktır. Bu şekilde şirketin mali durumunu düzeltmesi, faaliyetine sorunsuz devam etmesi ve borçlarını ödeme imkanı sağlanırken, sürece getirilen eleştirilerin en önemlisi alacaklıların alacaklarını tahsil edememesidir.
Son dönemde çeşitli sektörlerde önde gelenlerin de aralarında olduğu şirketlerin iflas erteleme için mahkemelere başvurması sonucu, yasa ile tanınan hakkı kötüye kullandıkları gerekçeleri ile oluşan eleştiriler neticesinde çıkartılan torba yasa ile şirketlerin iflas erteleme başvurusunu, son bir yıldır bulunduğu yerleşim merkezinde yapması, daha önce iflas ertelemeden yararlanmış bir şirket veya kooperatifin, erteleme süresinin bitiminden itibaren bir yıl geçmedikçe yeniden iflas erteleme talebinde bulunamayacağı gibi önleyici hükümler yasaya eklenmiştir. Şimdi bu değişiklikler üzerinde duracağız.
• İflasın Ertelenmesi Sürecindeki değişiklikler nelerdir?
Borca batık şirketlerin yeniden yapılandırılması suretiyle ekonomik hayata kazandırılmalarını sağlayan ve bu yönü ile iflası önleyici bir çözüm yolu olan iflasın ertelenmesi kurumuna 9 Ağustos 2016’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yeni Kanunla bazı değişiklikler getirilmiştir. Yapılan değişikliklerin temel gerekçesi, az önce de belirttiğimiz gibi, iflas erteleme kurumunun kötüye kullanılması, kötü niyetli borçluların bu kurumu istismar ederek alacaklıları zarara uğratması şeklinde ticari hayatı olumsuz etkileyen sonuçların doğması olmuştur.
İflas erteleme kurumuna başvuran şirketlerin hukuki korumadan yararlanması sağlanırken, alacaklı şirketlerin nakit akışının bozulması ve bu durumun alacaklıların içerisinde bulunduğu piyasada krize yol açması, hatta bu şirketlerden devletin vergi alacaklarının da riske girmesi gündeme gelmektedir. İflas ertelemenin amacı dışında kullanıldığına dair ciddi kaygılar yaşanması nedeniyle bazı önlemler alınması gerekmiştir. İflas erteleme sürecine ilişkin yapılan kanun değişikliği ile alınan önlemleri aşağıda sıralamaktayız:
• Başvuru, şirketin en az son bir yıldır faaliyette bulunduğu yerleşim merkezindeki mahkemelere yapılabilecektir.
• İflas erteleme süresi azami bir yıl olacak, bu süre Mahkemece uygun görülmesi halinde bir yıl daha uzatılabilecektir. Uzatma yargılaması sırasında da ancak bir defa revize iyileştirme projesi verilebilecektir. Bu düzenleme ile toplam 4 yıla uzatılabilen iflas erteleme süresi, uzatmayla birlikte toplam 2 yıl ile sınırlandırılmıştır.
• Daha önce iflasın ertelenmesinden yararlanmış bir sermaye şirketi veya kooperatif, uzatma dahil erteleme süresinin bitiminden itibaren bir yıl geçmedikçe iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaktır.
• İflasın ertelenmesi istenebilmesi için mali durumu iyileştirme projesinde yeni nakit kaynaklar konulması dahil gerçek kaynaklar ve önlemlerle erteleme süresince tüm işletme giderleri ve çalışma sermayesinin nasıl karşılanacağının gösterilmesi yönünde düzenleme getirilmiştir.
• Mevcut borçların ödeme süre ve tutarlarım, alacaklıların adreslerini, faaliyet gösterilen sektörün özelliklerine göre stoklar ile bunların bekleme sürelerini ve tutarlarını gösteren listeler, vergi dairesine sunulmuş en son bilanço ve gelir tablosu, şirket veya kooperatifin ticaret sicili tasdiknamesi ile iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren diğer bilgi ve belgelerin, işletmenin devamlılığı esasına göre düzenlenmiş ara bilançoyla birlikte mahkemeye sunulması zorunlu hale getirilmiş, bu liste ve belgelerin iflas erteleme talebiyle birlikte sunulmaması veya mahkemece verilecek 2 haftalık kesin süre içinde tamamlanmaması halinde, iflas erteleme talebi ispatlanamamış sayılacak ve borca batık olduğunun anlaşılması halinde talep sahibi şirketin veya kooperatifin iflasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır
• Bir kayyum aynı anda en fazla 3 dosyaya bakabilecek, Mahkemece atanan kayyımlar, özel sicilinde kaydedilmek üzere mahkemenin bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanlığına bildirilecektir. Bu düzenleme ile, kayyımlık kurumunun özenli hale getirilmesi amaçlanmıştır.
• Şirket veya kooperatif, erteleme yargılaması sırasında ancak bir defaya mahsus olmak üzere revize iyileştirme projesi verebilecektir.
• İflasın ertelenmesi talebi üzerine mahkemece verilen nihai kararlara karşı borçlu şirket ya da erteleme talep eden alacaklı tarafından kararın tebliğinden; diğer ilgililer tarafından ise kararın ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği yönünde yeni düzenleme getirilmiştir. Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararlara karşı da aynı esaslar dahilinde on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilecektir. İflasın ertelenmesi yargılaması sırasında tedbir talebinin reddi veya bu talebin kabulü halinde aynı mahkemeye yapılacak itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği konusunda yeni hükümler eklenmiştir.
• Bölge adliye mahkemesince iflasın ertelenmesi kararının kaldırılması veya bölge adliye mahkemesi tarafından verilen iflasın ertelenmesi kararının Yargıtay tarafından bozulması halinde, borçlunun malvarlığı üzerindeki tedbirler devam edecek, Mahkeme davanın seyrine göre bu tedbirleri değiştirmeye veya kaldırmaya yetkili olacaktır.
Sonuç olarak, yapılan kanun değişiklikleri ile, bir yandan banka kredi taksitlerini, çeklerini, vergi, sigorta gibi kamu borçlarını ödemekte zorlanan ve mevcut borçlarını haciz baskısı altında kalmadan yeniden yapılandırmak isteyen, bu süreçte şirketin üretim ve ticari faaliyetlerine de devam etmeyi planlayan sermaye şirketlerinin fırtınadaki sığınağı olan iflas erteleme kurumu korunmuş, detaylandırılmış ve iyi planlanmış, ciddi, inandırıcı ve şirketin gerçek durumu ile bağdaşan bir iyileştirme projesi yapılarak mahkemeden iflas erteleme talep edilebileceğine ilişkin sınırlayıcı hükümler getirilmiş, diğer yandan da kötü niyetli başvuru yapılması zorlaştırılarak borçlu şirketlerin haksız iflas erteleme başvuruları nedeniyle alacaklıların nakit akışlarının bozularak zarara uğratılmaları engellenmeye ve piyasada kriz oluşmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır.
Hayırlı olması dileğiyle…
Av. Betül GÜRSOY HACIOĞLU, İstanbul Barosu
2016 Kasım - Aralık Sayısı