Karşılıksız çeke hapis cezası getiren ve iflas ertelemeyi zorlaştıran kanun yürürlüğe girdi. Yeni kanun neler getiriyor?

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalar sonucu 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 15 Temmuz 2016 tarihinde kabul edilerek, 9 Ağustos 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasayla karşılıksız çek keşide etmek yeniden suç olarak tanımlanarak adeta geriye dönüş yapılmış, iflas erteleme kurumunun istismar edilerek alacaklıların zarara uğratılması önlenmeye çalışılmıştır.

Bu bakımdan bu yazımızın ilk bölümünde çek ile ilgili yapılan düzenlemeler değerlendirilecektir. İkinci bölümde ise yasanın iflas erteleme süreci ile ilgili ne gibi değişiklikler getirdiği ve bu değişikliklerin doğuracağı sonuçlar üzerinde durulacaktır.

    1- KARŞILIKSIZ ÇEKE HAPİS CEZASI VE KAREKOD UYGULAMASI

Bu kanun kapsamında çekle ilgili yapılan düzenlemelerle, günümüzde ticari hayatın olmazsa olmazı ve önemli bir ödeme aracı olmaya devam eden çeke olan güvenin sarsılması önlenmeye çalışılmıştır. Şüphesiz güvenin sarsılmasında en önemli unsur, çekin karşılıksız çıkması durumudur. Çekin güvenilirliğini sağlamak için yapılan değişiklikler sonucu:

    • Bankaların çek hesabı açtırmak isteyen kişilerden adli sicil kaydı ve Türkiye Bankalar Birliği risk merkezi kayıtlarını alması zorunlu hale getirilmiştir. Bankalar çek hesabı açtıkları kişiler ile tüzel kişiler tarafından bildirilen işlem yetkililerini sisteme kaydedecek, çek hesabı açmak isteyen gerçek veya tüzel kişilerin sermaye şirketlerinin yönetim organında görev yapanlar ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkililerinin çek hesabı açma yasağı olup olmadığını kontrol edecektir. Çek hesabı sahibi ile düzenleyenin farklı kişiler olması halinde ayrıca düzenleyenin de T.C. Kimlik numarası kayıt altına alınacaktır. Ciranta (ciro eden kişi) için de gelen "Merkezi Sicil Sistemi veya TC kimlik numarası” zorunluluğu ile cirantanın da ödeme konusundaki yükümlülükleri yerine getirmesi sağlanmış olacaktır.  Kişinin adli sicil kaydında karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı bir mahkumiyetinin bulunup bulunmadığı ve kişinin ekonomik durumunun çek hesabı açmaya müsait olup olmadığının değerlendirilmesini sağlayan düzenleme ile, bu bilgiler ticari sır kapsamından çıkarılmış olacaktır. 

    • Karşılıksız çeke ilişkin şikayetin icra mahkemesine yapılacağı yönünde düzenleme getirilmiştir. Önceki kanun dönemlerinde karşılıksız çek keşide etme eylemi Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından soruşturmasına konu edilip, iddianame düzenlenmek suretiyle mahkemelerin önüne gitmekteydi. Yeni kanun düzenlemesi ile artık alacaklının icra mahkemesine şikayetiyle suçla ilgili kovuşturma başlayacaktır. 

Bu madde değişikliği ile, karşılıksız çek keşide etmek eylemine ilişkin İcra İflas Kanununda düzenlenen yargılama usulü uygulanacaktır. Bu açıdan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu sistematiğinden farklı olarak, CMKda şikayet süresi altı ay olarak düzenlenmiş iken, çek hakkında karşılıksız işlemi yapıldıktan sonra icra mahkemesine yapılacak şikâyetin üç ay ve herhalde 1 yıl içerisinde yapılması gerekmektedir.

    • Yine aynı maddeye göre; lehine karekodlu çek düzenlenen lehdar, teslim aldığı çeki Türk Ticaret Kanunu m.780/3’te belirtilen sisteme kaydedecek, karekodlu çekin sisteme kaydedildiği tarihten sonra çek düzenleyen tüzel kişilerin temsilcilerinde meydana gelen değişiklikler, çek hesabı tüzel kişinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.

    • Çekleri karşılıksız çıkan kişilere, hamilin şikayeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, 1.500 güne kadar adli para cezası getirilmiş olup adli para cezasının ödenmemesi halinde ise bu ceza doğrudan hapis cezasına çevrilecektir. Bu para cezası, çek bedeli ve hesaplanacak faiz ile takip ve yargılama giderlerinden az olmayacaktır. Yine bu maddeye göre yargılama sürerken mahkeme çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağı kararı alabilecek, bu yasak, çek hesabı gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ve ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında da uygulanacaktır.

    • Yapılan değişiklikle karşılıksız çek keşide etme eyleminden dolayı çekin tahsil için verildiği bankanın bulunduğu yer, çek hesabının açıldığı yer ya da şikayetçinin yerleşim yeri mahkemesi yetkili görülerek, karşılıksız çek suçunun şikayetçisine yetki konusunda seçim hakkı tanınmaktadır. 

    • Çek hesabı açma yasağı kararı verilenler, yasaklılıkları süresince sermaye şirketlerinin yönetim organlarında görev alamayacaklardır. Karşılıksız çek veren kişiler başka şirketin yönetim kurulunda olsa dahi çek düzenleyemeyeceklerdir. Böylece bugüne kadar, birkaç şirket kurup her biri adına çek alınabilmesi yönündeki uygulamanın önüne geçilecektir.

    • Ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler bu suçta uygulanmayacaktır.

    • Kişi, mahkum olduğu cezanın tamamen infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl ve her halde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilecektir.

    • Karşılıksız çek verenler, karşılıksız çek bedelini, ticari işlerde temerrüt faizi oranı ile birlikte ödemeleri halinde ya da çek alacaklısının şikayetten vazgeçmesi halinde açılan davanın düşmesine karar verilecektir.

Karekod uygulaması nasıl olacak?

Çek alacaklıları, ellerinde bulunan çek ile çek hesabı sahibine ve bu çeki düzenleyenlere ilişkin verilere karekod aracılığıyla erişim sağlayabilecektir. Karekod ile;

    • Çek hesabı sahibinin adı, soyadı veya ticaret unvanı,

    • Çek hesabı sahibinin tacir olması hâlinde, ticaret siciline tescil edilen yetkililerinin adı, soyadı veya ticaret unvanı,

    • Çek hesabı sahibinin, çek hesabı bulunan toplam banka sayısı,

    • Çek hesabı sahibine ait bankalara ibraz edilmemiş çek adedi ve tutarı,

    • Düzenlenerek bankalara teslim edilen çeklerin adedi ve tutarı,

    • Son beş yıl içerisinde ibrazında ödenen çeklerin adedi ve tutan,

    • İbraz edilen ilk çekin ibraz tarihi,

    • İbraz edilen son çekin ibraz tarihi,

    • İbrazında ödenen son çekin ibraz tarihi,

    • Son beş yılda "karşılıksızdır" işlemi gören ve halen ödenmemiş çeklerin adedi ve tutarları, 

    • Son beş yılda "karşılıksızdır" işlemi gören ve sonradan ödenen çeklerin adedi ve tutarı ve "karşılıksızdır" işlemi gören son çekin ibraz tarihi,

    • Çek hesabı sahibi hakkında çek hesabı açma yasağı bulunup bulunmadığı, varsa yasaklama kararının tarihi,

    • Her bir çek yaprağı ile ilgili olarak tedbir kaydı olup olmadığı,

    • Çek hesabı sahibi tacirse, iflasına karar verilip verilmediği, iflasına karar verilmişse kararın tarihi

çek hesabı sahibi ya da cirantanın rızası aranmaksızın üçüncü kişilerin erişimine sunulacaktır. 

Bu karekod okutma ve bilgi paylaşım sistemi Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi tarafından oluşturulacak ve Risk Merkezi sistemdeki verileri, bilgi alışverişini gerçekleştirdiği şirket ile paylaşmaya yetkili olacaktır. Bu yetki kullanıldığı takdirde sistem bilgilerin paylaşıldığı şirket nezdinde kurulabilecek, çekin üzerindeki karekod okutulduğunda müşteri, “kaç bankadan çek kullanmış, çek sahibi geçmişte ödemelerini düzgün yapmış mı, şirketin üzerinde iflas erteleme veya tedbir kararı var mı?" sorularının cevabını görebilecektir.

Yine Yasayla, yabancı ülkelerde düzenlenen çekler için karekod ve seri numarası olması zorunlu bir unsur olarak kabul edilmemiştir.

31/12/2016 tarihinden sonra bankalarca çek hesabı sahiplerine karekod ve seri numarası unsurlarını içermeyen çek yaprağı verilemeyecek, 31/12/2016 tarihinden önce basılan çeklerde bu unsurlar aranmayacaktır. 

    2- İFLASIN ERTELENMESİ SÜRECİNE GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER:

Borca batık şirketlerin yeniden yapılandırılması suretiyle ekonomik hayata kazandırılmalarını sağlayan ve bu yönü ile iflası önleyici bir çözüm yolu olan iflasın ertelenmesi kurumu da 9 Ağustos 2016’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yeni Kanunla yapılan değişiklikler sonucu zorlaştırılmıştır. Yapılan değişikliklerin temel gerekçesi, iflas erteleme kurumunun kötüye kullanılması, kötü niyetli borçluların bu kurumu istismar ederek alacaklıları zarara uğratması şeklide ticari hayatı olumsuz etkileyen sonuçların doğması olmuştur.

Geçici bir önlem olarak bu konudaki önemli bir değişiklik, 31 Temmuz 2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan kararnameye göre, İflas Erteleme başvurularının olağanüstü hal(OHAL) süresince yasaklanması olmuştur. Buna göre, İflas Erteleme yönünde yapılan tüm başvurular mahkemeler tarafından reddedilecektir.

Geçici bu önlem dışında genel olarak iflas erteleme sürecine ilişkin yapılan kanun değişikliği ile, başvurunun şirketin en az son bir yıldır faaliyette bulunduğu yerleşim merkezindeki mahkemelere yapılabileceği düzenlenmiştir. İflas erteleme süresi azami bir yıl olacak, bir kayyum aynı anda en fazla 3 dosyaya bakabilecek, Mahkemece atanan kayyımlar, özel sicilinde kaydedilmek üzere mahkemenin bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanlığına bildirilecektir. Bu düzenleme ile, kayyımlık kurumunun özenli hale getirilmesi amaçlanmıştır.

Daha önce iflasın ertelenmesinden yararlanmış bir sermaye şirketi veya kooperatif, duruma göre uzatma dahil erteleme süresinin bitiminden itibaren bir yıl geçmedikçe iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaktır. İflasın ertelenmesi yargılaması sırasında tedbir talebinin reddi veya bu talebin kabulü halinde aynı mahkemeye yapılacak itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği konusunda yeni hükümler eklenmiştir.

Şirket veya kooperatif, erteleme yargılaması sırasında ancak bir defaya mahsus olmak üzere revize iyileştirme projesi verebilecektir. 

Erteleme süresi azami bir yıl olacak, bu süre Mahkemece uygun görülmesi halinde bir yıl daha uzatılabilecektir. Uzatma yargılaması sırasında da ancak bir defa revize iyileştirme projesi verilebilecektir. Bu düzenleme ile toplam 5 yıl olan erteleme süresi, toplam 2 yıla indirilmiştir.

İflasın ertelenmesi talebi üzerine mahkemece verilen nihai kararlara karşı borçlu şirket ya da erteleme talep eden alacaklı tarafından kararın tebliğinden; diğer ilgililer tarafından ise kararın ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilecektir. Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararlara karşı da aynı esaslar dahilinde on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.

Bölge adliye mahkemesince iflasın ertelenmesi kararının kaldırılması veya bölge adliye mahkemesi tarafından verilen iflasın ertelenmesi kararının Yargıtay tarafından bozulması halinde, borçlunun malvarlığı üzerindeki tedbirler devam edecek, Mahkeme davanın seyrine göre bu tedbirleri değiştirmeye veya kaldırmaya yetkili olacaktır.

Hayırlı olması dileğiyle…

Av. Betül GÜRSOY HACIOĞLU, İstanbul Barosu

2016 Eylül-Ekim Sayısı