Ticaret ünvanının korunmasında yeni yasal düzenlemeler

Şirketiniz adına tescilli bir markaya ait tescil edilmiş kelimelerin, logoların, şekillerin aynı mal için üçüncü kişilerce kullanılması durumunda marka hakkına tecavüz fiili oluşmaktadır. Kullanılan içerik bire bir aynı olmasa da tescilli markanın ait olduğu mal ve hizmetler için bir karışıklığa yol açıyorsa yani satılan orijinal olmayan malın orijinaliymiş gibi bir izlenim doğuruyorsa, tüketicilerin yanılgıya düşme olasılığı varsa yine marka hakkına tecavüz durumu oluşabilmektedir. 

Marka hakkına tecavüz konusunu değerlendirirken “marka”, “ticaret unvanı” ve “işletme adı” terimlerini birbirine karıştırmamak gerekmektedir.

Marka; mal ve hizmetleri, ticaret unvanı; bir işletmenin sahibini, işletme adı ise; bir ticari işletmeyi diğerinden ayırt etmeyi sağlamaktadır. Bu nedenle üçü de farklı kavramlardır.

Marka KHK madde 5/1 de yer alan tanıma göre; " Marka, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimler görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen baskı yoluyla yayınlanabilen veya çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.”

6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu da, Ticaret Unvanı Koruması ile ilgili düzenlemelere sahiptir. Buna göre; 

Ticaret unvanının korunması

MADDE 50-(1)Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.

Bildirim ve ceza

MADDE 51-(1) Bütün mahkemeler, memurlar, ticaret ve sanayi odaları, noterler ve Türk Patent Enstitüsü görevlerini yaparlarken bir ticaret unvanının tescil edilmediğini, kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğini veya kullanıldığını öğrenirlerse durumu yetkili ticaret sicili müdürüne ve Cumhuriyet savcılığına bildirmek zorundadırlar.

(2) (Değişik: 26/6/2012-6335/7 md.) 39 ilâ 45 inci veya 48 inci maddeleri ihlal edenler, ikibin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılır. 

(3) (Ek: 26/6/2012-6335/7 md.) 46 ncı maddeyi ihlal edenler veya 49 uncu maddeye aykırı olarak ticaret unvanını devredenlerle devralan ve kullananlar, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.

Unvanına tecavüz edilen kimsenin hakları

MADDE 52-(1)Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.

(2)Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.

Bilindiği gibi, “Ticaret Unvanı” koruması Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde sağlanmakta, Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları kapsamında değerlendirilmemekteydi. Yeni TTK’nın yürürlüğe girmesiyle Ticaret Unvanı korumasının kapsamı genişletilmiş ve Fikri ve Sınai Haklar Hukukuna paralel hale getirilmiştir. Yeni düzenlemeyle eski haklara aşağıdaki maddeler de eklenmiştir.

a) Tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını,

b) Gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını

c) Ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir.

d) Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.

Eklemek gerekir ki Marka, Ticaret Unvanı ve İşletme adı farklı kavramlar olup, buradaki koruma müessesesi ve kullanabilecek haklar Ticaret Unvanına tecavüz ile sınırlıdır. Ticaret sicili ve marka sicilinin farklı kurumlar tarafından, ayrı ayrı tutuluyor olması uyuşmazlıklara yol açmaya devam etmektedir.  

Örnekle açıklamak gerekirse; 

    • ADA Yapı LTD ŞTİ 2015 yılında kurulmuş, fakat markasını tescil ettirmemiştir. 

    • A Yapı LTD ŞTİ2017 yılında kurulmuştur. ADA Yapı markasını tescil etmiştir.

Peki “ADA Yapı LTD ŞTİ diye bir şirket varken, ”ADA Yapı” markası nasıl tescil edilebilir?”, diye bir soru işareti aklınıza gelebilir. Bunun sebebi, Ticaret sicili Müdürlüğünün, ticaret unvanına onay verirken, ticaret sicilinde kayıtlı unvanlarla benzerlik olmamasına dikkat etmesi, TPE’nin ise, başvurusu yapılan markanın marka siciline kayıtlı diğer markalarla benzer olmamasına dikkat etmesidir. 

Yukarıda verdiğimiz örnekte; ADA Yapı LTD ŞTİ, ticaret hukukundan doğan haklarını, A Yapı LTD ŞTİ ise fikri mülkiyet haklarını kullanmak isteyecek ve aralarında bir ihtilaf kaçınılmaz olacaktır. İki firmanın da kullanımı mevzuata uygun gözükmektedir. Ülkemizde marka ve ticari unvan kavramları iç içe girmiş, fazlasıyla karışmıştır.

Markayı kullanma yasağının istisnası nedir?

556 Sayılı KHK m.9 uyarınca marka tescili, münhasıran tescil sahibine bazı haklar tanımaktadır. Bu kapsamda marka tescil hakkı sahibi, markasının diğer 3. kişilerce kullanılmasını engelleyebilir. 

Bu durumda aklımıza şu soru gelmektedir: 

-Marka hakkı sahibi ile arasında bayilik veya benzeri bir sözleşmesel ilişki bulunmayan –örneğin bir oto tamir servisi- tamirini yaptığı araçların markaları tabelasında gösteremeyecek midir? 

556 S. KHK m.12'ye göre bu mümkün görünmektedir. Çünkü m.12, marka hakkı sahibinin 9. maddede düzenlenen haklarına bir istisna düzenlemektedir. Buna göre; “Dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez.”

Maddeyi özetlediğimizde; markayı hak sahibi olmadan kullanmanın koşulu;

    • Ticari ve sanayi konularıyla ilgili olan

    • İyi niyetli kullanımlar

Olarak sınırlanmıştır.  Zira 556 S. KHK, marka hakkını korurken, ticaret hayatının da devamını sağlamaya çalışmıştır. Böylece satıcının hangi markayı satışa arz ettiği, tüketicinin de aradığı markayı bulabilmesi yönünde kolaylık sağlanmıştır. 

Bu kolaylık karşısında, markayı kullanan da iyi niyet kuralları çerçevesinde hareket etmelidir. Bu kapsamda, 3. Kişiye ait markanın ününden faydalanmak için ve karışıklığa yol açacak şekilde, bu markayı ön plana çıkarmak suretiyle ve kendi işletme adını ikinci planda bırakarak, 3. Kişiye ait markayı dikkat çekici şekilde büyük puntolarla yazan 3. Kişi hakkında da, bu kullanımın gerçekleştiğinin tespiti halinde, hak sahibinin TTK 52’de düzenlenen haklarını ileri sürmesi mümkün olacaktır.

Konuya ilişkin önemli bir Yargıtay kararının özeti aşağıdadır.

    • T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ

2014/15522 E., 2015/123 K., 12.1.2015 T.

KONU: Dava, tescilli marka nedeniyle, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ve ihlalin ortadan kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacının tescilli "hortummarket+şekil" ibareli markası bulunmaktadır. İş yerini değiştirmesi üzerine, eski iş yerine komşu olan davalının iş yeri adı olarak "Hortum Marketi" ibaresini kullanmaya başladığını, davalının bu eyleminin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ve ihlalin ortadan kaldırılması ile 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

Davalı temsilcisi, müvekkilinin işyerinde sattığı ürünlerden birinin de "hortum" olduğunu ve sattıkları ürünü tanımlamak için bu ibarenin kullanıldığını, işyerinde bulunan başka tabelalarda da başka ürünlerin isminin yer aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. 

KARAR: Mahkemece, dosyaya sunulan fotoğraflardaki kullanım şekline göre, davalı şirketin iş yerinde ticari işletme adı olarak çok büyük boyutta puntolarla ve ön planda "dev grup" ibaresini kullandığı, ayrıca çeşitli nitelik ve boyutta hortum satmakta olduğuna işaretle daha küçük puntolarla iş yeri tabelasında ve vitrin camında "hortum marketi, hidrolik hortum, gıda hortumu, buhar hortumu, sulama hortumu, akaryakıt hortumu" ibarelerini kullandığı, davalı şirketin bu kullanımının 556 Sayılı KHK'nın 12. maddesi anlamında "dürüst ticari kullanım" olarak yorumlanması gerektiği, davalının bu ibareleri işyerinde satılan malları tanımlamak amacıyla kullandığı, internet kullanımlarının da bu mahiyette olduğu, ayrıca davacı dürüstlük kuralına aykırı bazı iddialara yer vermiş ise de, haksız rekabet iddiasına dayalı bir talepte bulunulmadığından taleple bağlı kalınarak, bu hususun tartışılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 

Yargıtay tarafından yapılan inceleme sonucu, davalı şirketin bu kullanımının "dürüst ticari kullanım" olarak yorumlanması gerektiği, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, hükmün ONANMASINA oybirliğiyle karar verilmiştir. 

Yukarıda örneklendirdiğimiz istisnai hal dışında, 3. Kişilerin marka kullanımı,  6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunundaki Ticaret Unvanı Koruması ile ilgili 50. Maddenin koruması altında olacak, aksine davranışlar halinde, hak sahibinin başvurusu sonucu tazminata hükmedilebilecektir.  

Ticaret unvanının korunması

MADDE 50-(1)Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.

Konuya ilişkin bir Yargıtay kararının özeti aşağıdadır.

    • T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ

2015/2488 E., 2015/7865 K., 8.6.2015 T. 

KONU: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten daha önce kurulduğunu, davalı şirketin kurucu ortaklarından B. İ.'ün davacı şirketin ortağı iken 25.03.2013 tarihli hisse devir sözleşmesine istinaden ortaklıktan ayrıldığını, tarafların aynı/benzer alanlarda faaliyet gösterdiklerini, TTK'nın 50'inci maddesi uyarınca ticaret unvanını kullanma hakkının münhasıran davacıya ait olduğunu, "B." ibaresinin davacı şirket tarafından daha önce tescil ettirildiğinden korunması gerektiğini, davalı unvanının müvekkili unvanı ile iltibasa sebebiyet verdiğini ileri sürerek davalı şirket ticaret unvanında yer alan "B." ibaresinin sicilden terkinini, davalının bu unvanı kullanmasının yasaklanmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, tarafların iştigal konularının farklı olduğunu, müvekkilinin unvanına TTK'nın 45'inci maddesi uyarınca benzerliği önleyici ekler koyması nedeniyle iltibas ve tecavüzden bahsedilemeyeceğini, "B." ibaresinin yem, tarım, hayvancılık ile ilgili kimyasal ürünlerin satışı anlamına geldiğinden umumi ve teknolojik bir tabir ve tanımlama ifadesi olarak tescil ile koruma altına alınamayacağını ve davacının tekeline bırakılamayacağını, tarafların nev-i'lerinin farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

KARAR: Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her iki şirketin ticaret unvanında bulunan "B." ibaresinin "B.Ürünlerin Satıldığı Market" anlamına gelip ticaret alanında herkes tarafından kullanılabileceği, davalının faaliyet alanını gösteren diğer ibarelere de unvanında yer verdiği, davalı unvanının davacı unvanından farklılaştırıldığı, bu durumda TTK'nın 52'nci maddesinde düzenlenen şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay tarafından yapılan inceleme sonucu, Yerel mahkemece, davanın reddine karar verildiği, görüşüne başvurulan bilirkişinin de Ticaret Ünvanları Hakkındaki Tebliğin 5. maddesi uyarınca unvanlar arasında benzerlik bulunmadığı yönünde rapor ibraz etmişse de, taraflara ait ticaret unvanlarının asıl unsurlarının "B." olduğu, bu yönden birebir aynılık taşıdıkları, tarafların iştigal sahalarının da örtüştüğünün dosya kapsamından anlaşılmakta olduğu, buna göre, 6102 sayılı TTK'nın 52. maddesi uyarınca davalı şirket ticaret ünvanının terkini şartlarının oluştuğunun kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı, gerekçesiyle kararın BOZULMASINA karar vermiştir.

Bu kez davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş ise de, bu talebi de reddedilmiştir. 

Sonuç olarak; gerek 556 sayılı KHK, gerekse TTK kapsamında haksız ve hukuka aykırı uygulamalarla karşılaşılması halinde yasadan doğan haklarınız konusunda verdiğimiz aydınlatıcı bilgiler doğrultusunda haklarınızın ihlal edilmesi halinde dahi adilane çözümlere kavuşmanızı temenni ederim.

Av. Betül Gürsoy Hacıoğlu, Madeni Yağ Dünyası Dergisi

23.05.2017 - Hukuki Makale