Ticareti terk suçu ve cezası

İCRA İflas Kanunumuzun 44 ve 337/a maddesine göre ticareti terk eden borçlular,  kanunda öngörülen yükümlülükleri yerine getirmezlerse, bundan zarar gören alacaklının şikayeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. 

Peki ticareti terk edenleri şikayet ederken uygulanacak usul ve yöntem nedir? Mesela; ticareti terk edenlerin borçlu oldukları icra dosyasında neler araştırılmak zorundadır?

    • İİK Madde 44 – Ticareti terk edenler: 

Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazete'de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemeyen tacir beyanda bulunmamış sayılır. 

Bu ilan tarihinden itibaren bir sene içinde, ticareti terk eden tacir hakkında iflas yolu ile takip yapılabilir. 

Ticareti terk eden tacir, mal beyanının tevdii tarihinden itibaren iki ay müddetle haczi kabil malları üzerinde tasarruf edemez. 

Üçüncü şahısların zilyedlik ve tapu sicili hükümlerine dayanarak iyi niyetle elde ettiği haklar saklıdır. Ancak karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren ikinci dereceye kadar (Bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasındaki iktisaplarda iyi niyet iddiasında bulunulamaz….

    • İİK Madde 337/a - Ticareti terk edenlerin cezası: 

44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez. 

Borçlunun iflası halinde, birinci fıkradaki durum ayrıca taksiratlı iflas hali sayılır.

Ceza-i sorumluluk için somut delil esas olduğundan, yukarıdaki kanun maddeleri gereğince ticareti terk edenlerin sorumluluğuna gidebilmek için ticareti terke yönelik delillerin toplanması gerekmektedir. 

Bu yönde, borçlu şirket hakkında icra takibine başlayıp ödeme emrinin 35'e göre tebliğinden sonra -ki tebligat yapılmışsa şirket zaten faal olduğundan dava açılamayacaktır- resmi adrese haciz için gidip adresin kapalı olduğunun tespiti gerekir. Ticareti terke ilişkin haciz tutanağında yapılacak tespitte, "borçlunun adresinde olmadığı, adresin kapalı olduğu, yeni adresinin de bildirilmediği/tespit edilemediği…” şeklinde tespite yer verilmesi önemlidir.

Ayrıca hacze gitmeden evvel borçlu tacirin ticaret odasındaki en son adres kayıtlarının istenmesi, şirketin faal olup olmadığının ve son adresinin öğrenilmesi ve ticaret odasındaki kayıtlara göre haciz uygulanması önemlidir. Aksi takdirde ticaret odasından gelecek başka bir adresle borçlu ticareti terk etmediğini ve faaliyetine devam ettiğini ispatlayabilir. 

Adrese hacze gidildiğinde şirket faaliyet göstermiyorsa icra ceza mahkemesinde ticareti terkten dolayı dava açılabilmektedir. Haciz tutanağı şikayet için gerekli olmakla birlikte, yargılamada hem vergi hem ticaret kayıtları incelendiğinden ve şirketin faaliyete devam edip etmediği açısından emniyet/zabıta araştırması yapıldığından, bu konuda araştırmanın icra aşamasında yapılması da açılacak davayı ispat açısından faydalı olmaktadır.

İcra takibi borçlusunun ticareti terk ettiği ve bununla ilgili gerekli yasal bildirimleri yapmadığı tespit edildiğinde yasal süresinde icra ceza mahkemesine verilecek şikayet dilekçesi ile davanın açılması gerekmektedir. Takibi şikayete bağlı suçlardan olduğundan, zamanaşımı mahkemece re'sen araştırılmaktadır.

Peki kimler cezalandırılacaktır?

    • İİK Madde 345 - Hükmi şahısların muamelelerinde kimlerin ceza göreceği:

Bu kanunda yazılı suçlar, hükmi bir şahsın idare veya muamelelerini ifa sırasında işlenmiş ise ceza o hükmi şahsın müdürlerinden, mümessil ve vekillerinden, tasfiye memurlarından, idare meclisi reis ve azasından veya murakıp ve müfettişlerinden fiili yapmış olan hakkında hükmolunur.

Kanun maddesinden de anlaşılacağı gibi, şirket müdürleri, temsilci ve vekilleri bu suç nedeniyle cezalandırılabilmektedir. 

Bu konuda emsal Yargıtay kararları da mevcuttur:

Örneğin;

    • Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2013 / 7473 E. 2013/7487 K. Sayılı 28.06.2013 tarihli kararında özetle;

Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık Ahmet Biçerin beraatine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, YARGITAY C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

YARGITAY Ceza Genel Kurulunun 14.02.2012 tarih ve 2011/505, 509, 513, 21.02.2012 tarih ve 2011/506, 510, 511 ve 621 esas sayılı dosyalarında, ticaret şirketlerinin müdür ve yetkililerinin ticareti terk suçunu işlemelerinin mümkün olduğu yönünde oyçokluğuyla verilen karar doğrultusunda uygulama yapılması Dairemizce de uygun bulunmuş olmakla;

Ticaret şirket yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili müdürlüğüne bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifiyle alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesi gerekmekte olup, somut olayda Afyonkarahisar/Kocatepe Vergi Dairesi Müdürlüğünün 18/09/2009 tarih ve 14682 sayılı yazısıyla borçlu şirketin 16.09.2006 tarihi itibarı ile re'sen terk ettirildiğinin bildirilmesi, 06.02.2006 tarihinde borçlu şirketin kayıtlı adresinde yapılan haciz işlemi esnasında adresin yaklaşık 2 ay kadar önce boşaltıldığının tespit edilmesi, sanığa ait 15.02.2012 havale tarihli dilekçede borçlu şirketin ticareti terk ettiğinin bildirilmiş olmasıyla birlikte Afyonkarahisar Ticaret Sicil Müdürlüğünün 14.04.2009 tarih ve 913 sayılı yazısıyla anılan şirketin sicil kaydının açık olduğunun belirtilmiş olmasına göre suçun oluştuğunun kabulünün gerekmesi nedeniyle, yetkilisi sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 28.06.2013 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

    • Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2013/7620 E., 2015/949 K. Sayılı 22.01.2015 tarihli kararında özetle;

Sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi, bütün aktif ve pasifiyle alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerekmesi nedeniyle, borçlu şirketin kayıtlı olduğu ticaret sicil müdürlüğünden yetkili temsilcisi sorulup, vergi dairesi müdürlüğünden mükellefiyetinin devam edip etmediği belirlenip, son beyanname örnekleri getirtilip, tespit edilecek adreslerinde ticareti terk edip etmediği yönünde zabıta araştırması yaptırılarak, sonucuna göre hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken, eksik araştırmayla beraat kararı verilmesi, yasaya aykırı olup bozulması gerekmiştir.(2004 S. K. m. 337) (YCGK 14.02.2012 T. 2011/16-505 E. 2012/28) (YCGK 14.02.2012 T. 2011/16-509 E. 2012/30 K.)

Şeklinde karar verilerek, suçun ispatı için Mahkemece araştırılması gereken hususlara yer verilmiştir. 

Dava ve Karar: Ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.02.2012 tarih ve 2011/505, 509 ve 513 Esas sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, İİK.nun 337/a maddesinde düzenlenen “ticareti usulüne aykırı terk etmek” suçunun ticaret şirketleri müdür ve yetkililerince de işlenmesinin mümkün olduğu cihetle; sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi, bütün aktif ve pasifiyle alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerekmesi nedeniyle, borçlu şirketin kayıtlı olduğu ticaret sicil müdürlüğünden yetkili temsilcisi sorulup, vergi dairesi müdürlüğünden mükellefiyetinin devam edip etmediği belirlenip, son beyanname örnekleri getirtilip, tespit edilecek adreslerinde ticareti terk edip etmediği yönünde zabıta araştırması yaptırılarak, sonucuna göre hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken, eksik araştırmayla yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

Sonuç: Yasaya aykırı, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1 inci maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321 inci maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 22.01.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)

T.C YARGITAY 

Ceza Genel Kurulu 

Esas: 2013 / 11-821 

Karar: 2014 / 478 

Karar Tarihi: 04.11.2014

ÖZET: Ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin, ticareti terk suçunu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve kanun maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticaret şirketi müdür ve yetkililerinin cezai sorumluluktan muaf bulunmaları anlamına gelecektir ki, bunun kanuni bir dayanağı da bulunmamaktadır. Bu itibarla, usul ve kanuna uygun bulunmayan yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.(2004 S. K. m. 44, 337, 346, 354) (6102 S. K. m. 44) (6762 S. K. m. 14, 18, 136, 503, 540, 541, 549, 550, 552)

T.C YARGITAY 

Ceza Genel Kurulu 

Esas: 2014 / 11-99 

Karar: 2014 / 398 

Karar Tarihi: 23.09.2014

ÖZET: Ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçunun oluşabilmesi için, gerçek kişi tacir ya da ticaret şirketi müdür veya yetkili temsilcilerinin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş gün içerisinde kayıtlı bulundukları ticaret sicili memurluğuna bildirmemesinin gerekmesi karşısında; sanığın ortağı ve temsilcisi olduğu limited şirketin ticareti gerçekten terk edip etmediği yönünde zabıta araştırması yaptırılıp, vergi mükellefliğinin devam edip etmediği de belirlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırmaya dayalı olarak beraat hükmü kurulması isabetli değildir. Bu itibarla, usul ve kanuna aykırı bir biçimde, eksik araştırmaya dayalı olarak verilen direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.(2004 S. K. m. 44, 337, 345) (6762 S. K. m. 14, 503, 540, 541, 549, 550, 552)

T.C YARGITAY 

16.Hukuk Dairesi 

Esas: 2014 / 20436 

Karar: 2014 / 15651 

Karar Tarihi: 22.12.2014

ÖZET: Somut olayda; ticaret sicili müdürlüğünden şikayet tarihi itibariyle şirketin kayıtlı olduğu adres sorulup bu adreste zabıta araştırması yaptırılmadan ticaret şirketlerinin ticareti terk suçunu işlemelerinin mümkün olmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde olduğundan hükmün isteme uygun olarak bozulmasına karar verilmiştir.(2004 S. K. m. 337)

Dava ve Karar: Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık O. A.'nun beraatine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde müşteki vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C. Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak gereği görüşüldü:

Sonuç: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.02.2012 tarih ve 2011/505, 509, 513, 21.02.2012 tarih ve 2011/506, 510, 511 ve 621 Esas sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, İİK'nın 337/a maddesinde düzenlenen “ticareti usulüne aykırı terk etmek” suçunun ticaret şirketleri müdür ve yetkililerince de işlenmesinin mümkün olduğuna ilişkin değerlendirme Dairemizce de 09.10.2012 tarih ve 2012/6626-7816 sayılı bozma kararında kabul edildiği ve mahkemece de 18.04.2013 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bozma gereği yerine getirilmeden, ticaret sicili müdürlüğünden şikayet tarihi itibariyle şirketin kayıtlı olduğu adres sorulup bu adreste zabıta araştırması yaptırılmadan ticaret şirketlerinin İİK'nın 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlemelerinin mümkün olmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde olduğundan hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22.12.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.

Av. Betül Gürsoy Hacıoğlu, Madeni Yağ Dünyası Dergisi

20.09.2017 - Hukuki Makale